Kesitler

Hayal-i Cihan 1'den Esintiler

ACINLA SEVDİM

Seni

Her şeyinle sevdim

Acını,acıtmalarını

Arkanı dönüp gitmelerini

Elin belinde tehditlerini

Üstüme

Gelmelerini sevdim.

Beni her daim yermeni

Kokunla korkutmanı

Sonsuz nefretini

Beni

Sevmemeni sevdim.

SADAKAT ANDI

Sadakat!

Gece ile gün arası zarif bir tan

Eşsiz yücelik zifaftaki tat

İçimize girmeye görsün ihanet

Çürür bütün aşk saatleri

Dakika, aya aylar çekilir yıllara

Onursuz yaşam lastik gibi gerilir,

Hal ve gidiş sakat

Mahşer sirenleri öter kafamda,

Durdu içimdeki aşk saatim

İhanet tuzak kurar bana

İhanetim,

Bozuk saat bile olamadın

Belki de ömründe

İki kere doğru severdin

Ak gecede doğdu bu aşk,

Atıldı ihanettin kollarına

Sadakat kim sen kim

Esemesi okunmaz sende

Yalan saatlerin

Günah dolusu vaktisin

Kan ter içinde uyu sen,

Her kıymet senden

İhanettin çıktı pazara.

Çalıntı gün cazibesi,

Gecelerde yitirdin kendini

Geç anladım

Sen nerede, sadakat nerde

O senden sen de ondan

Fersah fersah uzaksınız inan.

YÜREĞİNİ DÜŞÜNME

İşte böyle dedi adam;

Kendi dilinde,

Kendi kendine.

Dinledi kadın;

Kendi dilinde,

Kendi kendine.

Kafaları eller arasında,

Acı çöktü kalplerine.

Ev, bark, çoluk, çocuk..

Her şey öncelikte.

Olmayan kendileri,

Şey dedi adam;

Sen kal kendinde,

Ben seni tutarım kendimde,

Mutsuzluk ipleri boynumda,

Bir de senin ipin olsun,

Ben senin ipini de çekerim.

Bir ya da iki ip ne fark eder ki?

Can dediğin nedir ki?

O sana fedadır ki

Sen sağ ol yeter ki

Ben senin de,

Kederini de çekerim.

Severim tek başıma.

Sen kal güzelim bir başına.

KÜL YANGINI

Bana ne yeni günden

Heyecan vermez ki bana

Gün neye gebe bilemem

Karardı gün ortam göremem

Bir yokluk acısı daha çekemem

Günde korkarım

Gün ortasında gittin benden

Kalırım bir başıma

Tutun günü doğmasın

Bir vurgun daha yiyemem

Alın çizgim kan kızılında

Her gün kemirir yüreğimi

Her gün kesik atar nefesime

Işık da istemem asla

Mecnuna mezar kazılmasın

O mutlu çölünde

Gülmeyin kadersiz bu gece adamına

Ben geceden geceyim

Kalmadı bende

Ne hasreti sırtlayacak takat

Ne de ardından koşacak derman

Her yeni günden şamar yerim

Ne fark eder ki

Gitmem ya da kalmam

Ben bir kere sevdim

Yandım kül oldum

Kül oğlu külüm

İstesen de

Bir daha yakamasın

İstesem de

Bir daha yanamam ki gülüm.

YAŞAM YIKILMASI

Önce isimin küçülür

Sonra silinir yüzün

Yürek sahnesinden

Roller suflöre döner

Sahne arkasında

Olur olmaz sohbetler

Özlem sahnesine taşınır

Dilek ve temenniler

Ayrılığa göz çekmeler

Yürekte dinmez sancılar

Son beşik aşk sahnesinde

Çaresizlik çare oldu sende

Nefrette yıllarca dayandın

Artçılarda dağıldın iyice

Nefretin altında kaldın

Bu yaşam mı yoksa kargaşa mı

Bilmem tek bildiğim

Hasreti sevindirdi bu son sahne

Yaşam maskarasına döndün

Dilin çürürdü yalan sözlerden

Aşk perde kapattı

Sevda el çekti senden

Artık yürek ipin

Bir başkasının elinde

Aşk kuklası oldun

Hasret alkışları kulak patlatır

Yaşamın her perdesinde.

SÜRGÜN BAKIŞLAR

İtmekse maksadın

Senden

Bir bakış yeterli idi

Kalbimi sende bırakır

Giderim

Ferhat gibi

Dağları delerdi feryadım

Her renk taş tanığım

Kerem gibi

Ayak yalın yürürüm ateşlerde

Her renk alev tanığım

Aslı gibi

Hasret yaşlarını toplar dönerim

Her renk hasret tanığım

Şirin’im

Kapında boyun büker

Yüreğimdeki 

Her renk sevda tanığım

Buyur etmeni beklerim.

SOĞUK DÜŞ

Dün gece

Seni ağırladım düşümde

Ağlayıp duruyordun

Yine uzaktın bana

Düş gecemde bile

Ellerini tutamadım.

Titriyordun

Sokul bana istersen

Dağıt bu sorgusuz kâbusları.

Yerleştir bizi

Aşkın bahar mevsimine

Yetiştir bizi

Vuslat merasimine.

İbrahim ateşinde arınalım

Yaramaz âşıklar gibi

Firdevs’ten elma çalalım

Eyüp’ün sabrını avuçlayıp

Yüreğimize koyalım.

İrem’e sığmayan meleğim

Gel

Boşluk merhametine sığınıp

Ademsiz,

Havvasız bir dünya kuralım

Düş hanemizde

Binlerce düş odası kuralım

Ağzımıza

Başka bir elma da sürmeyelim

Sonsuza kadar

Düşlenen bu aşkı sürdürelim.