Bu zamanda
Aşk zan altında
Sevenler esir
Özlem ağında
Yerin altı daha mutlu
Yerin üstünden
Yine
Sürgün vakti aşkta
Boşaltıldı kalpler
Göçüyor
Senden benden
Hepimizden,Sırasını bekler
Beyaz kelebekler
Sevda açmış kapısını
Kelebeğini bekler.
Sensiz gecelerde
Kalbime her baktığımda
Seni görür
Konuşurum seninle
Yıldız dilinde
Umulan gönül sevdası
Hangi gönül yuvasındasın
İçimde sevdanın her rengi ile
Sana geldim yüzüme bakmadın
Canımı acıtır sendeki bu silikliğim
Zarar ziyan yürek toplamında
Sende hiç olsam da
Kalan yaşamı
Bohçaladım getirdim sana
Nişan hediyem, al lütfen
Bir kere yüzüme baksaydın eğer
Göçer giderdim mavi yıldızlara
Mavinin sessizliğinde
O bakış saadetinde
Özlemin yakıcı şıklığında
Kendimi sana yeniden hazırladım.
Çığ içinde
Can çekişir kar çiçeği
Hangi güneş böyle insafsız
Kuşatıldı habersiz gönül kuşları
Alaca kuşak yetim sevdasını
Pusu attı ayrılık ışıkları
Yalın ayaklı, yanık bağırlı
Kırık kanatlı
Sağır eder feryattı
Kılıç aktı yüreğine
Bu çiçek, kar yareni
Onu kar da anlamadı
Alışamadı güneşe
Kalbi yandı sıcaktan
Yem oldu kar kuşlarına
Ayaz yüreklere muştu ola
Soludu aşk çiçeği
Gözünüze dizinize dursun
Güneşin kör ışıkları.
Ilık meltem eylülden
Ferahlattı içimi
Nazlı alize esti yılda
Canlandı sönen yüreğim
Kaba keşişleme kasımdan
Serpildi duygularım
Buzdan tayfun aralıktan
Isındı içim her yanım
Acımasız hasret ocaktan
Yıkılmadı çınarım
Sinsi karayel şubattan
Nefesimi kesti
Ömrü yarıştırdım rüzgârla
Meltem getirdi seni
Karayel musallat oldu
Aldı götürdü seni
Sen gittin, itildik çöllere
Bu rüya olsaydı keşke
Hasret türküleri
Eskidi dilimizde
Karayel kalsa dağ ardında
Eylül seni alıp getirse
Hayat bize dönse
Can peşkeşi olsa
Kötü nefesli karayelin
Nefesi kesilse keşke.
Hiçliğin acısı avucumda
Ümitsizlik çöker içime
Gittin uzaklara
İçim boşaldı, başım döngüde
Gün de ömür de sıkıştı tabutta
Kederin iliği sızlar
Nasıl anlatırım bittiğini
Bana ait olmadığını
Can çiçeğinin solduğunu
Benden gittiğini
Sensizliğin
Dağlar kadar dert olduğunu
Yollara pusu atıldığını
Yedi yabancı olduğunu
Kokunla
Azrail kokusunun karıştığını
Artık ben sende kalamam
Sana can çiçeğim diyemem
Sevemem, haramsın bana
Taş koydum senin yerine
Elveda yasak elmam
Cennettim
Artık seni sevemem
Artık sende yanamam
Müsaadenle yasak elmam
Sıkı tutalım
Gönül bağlarımızı
Ateşimiz eritsin özlemi
Kalpler ersin aşka
Aşk dipdiri olsun bizimle
Beyaz çizelim yazgıyı
Silelim nefret kırmızısını
Akasya dikelim aşkla
Kol kanat olalım çınara
Saralım yaprağı göğe
Uzanalım
Sevda cennetinde
Hemhâl olalım
Arınalım özlemden
Oturalım sabır sofasına
Sen, ben, bir de sevda
Vuslatın
Halil İbrahim bereketiyle
Bakışıp duralım yıllarca.
Gül neden,
Böylesi sitemkârsın
Baksana bülbüle
Sana dört döner
Her daim
İlan-ı aşk eder.
En deli ihanet nisandan
Seni bırakır
Özlem vadisine.
Ağlamakla geçer ömrün
Bağ olursun dikene
Yine de
Umutsuz olma gönül.
Belki de mart
Müjdeler bizi
Mutluluk getirir
Çilemiz biter
Haydi mart, gel bize.
Sitemden ezilir gönül,
Haydi mart haydi gül!
Bak ses kesti gönül
Bak ses kesti bülbül.
Kulak kesildi dünya
Haydi mart haydi eylül.