Kesitler

Hayal-i Cihan 4'den Esintiler

EKİM

Ekim 


Aşkın son durağı


Beyaz güllerin göç duruşu


Sevdanın


Kalbe dokunuşu.


Ömrün son kuruşu


Özlem ekimi, ekim aşkları


Yüreğin aslına, Aslıya dönüşü


Bedenlerin toprağa sunumu


Keyifli bir bakış,


Vuslat en sıcak anında


Beyaz gelinlikler


Uyku telaşında.


Yürekler sıralandı


Ekim katarında


Kendi gidişine el sallar


Güz sakinleri.

AŞK RENGİ GÖKLER

Göğü boyadık sarı rengimizle

Uyuduk pembe bulut sinesinde

Yürek aşkla doldu kadifeden,

Kışımız olmadı, karı tanımadık

Çiçek halkası asılıydı kapımızda,

Biz bu sevdayı dolu dolu yaşadık.

Kapandı ateş kapıları,

İrem cemresi düştü içimize

Çiğdeme değdi dudak, aşkımıza bak,

Yazgı defterimiz sağdan uzatıldı.

Uzun sürmedi aşkın saltanatı

Her başlangıçta bir tükeniş,

Her tükenişte bir başlangıç varmış

Ölüm sultanı,

Böyle mi olur vakitsiz çekip gitmeler

Sülfür melekleri de sustu,

Kesildi aşkın sesi sedası da.

Unuttu yazgı döndü arkasını

Ağzımla taşları kırarım.

Yutarım, recmin taşlarını

Elim kolum bağlı, gözlerim açık,

Utanmazlar bir de bize ağladılar.

Kıvrak, edalılar, bir de üzgünler,

Ayrılığın isyanı çınlar kulağımda,

Bu zulmü taşıyamadı nehirler

Aşkın hasret nöbeti başladı

Sancıdan delirdi bütün saatler

Kalbimde tadın ateşlenir

Kırık parmakla

Eşeler dururum kalbimi tadın için

Rüyada eridim, sende irkildim,

Aşk nağmeleri sustu

Tüm ışıklarda söndü

Hasret sahnesi kuruldu

Bu kuru yangına,

Rüzgarın da yararı olmadı.

Uzat bari beyaz ellerini

Beyaz kefeni de.

Bari son nefeste bir sıcaklık olsun,

Aşk hatırına

Geleyim yanına

Bizden düşen mutluluğu bulayım

Kavlimizde yeni yuva kurayım.

Ben bu kadarına değer miyim 

Onu da bilmem.

SICAK BİR BAKIŞ

Yeşerir kuru kalpler

Tek bir bakışınla

Âlemde yeşerttin altı günde

Tek gülümsemenle

Nasıl şükredilir ki sana

Bilemem

Alın yazım seninle dopdolu

Her yol sana çıkar dosdoğru

Bakir nedimem

Zavallıyım

Çok zor oldu sana yetişemem

Buz cemresinde pir dalında

Tüm sevda renkleri boynunda

Göğü de boyadım boyda boya

Dualar astım dilek ağaçlarına

Muskalar taktım boynuna

Silindi tek kalemde senden öncesi

Ceninle yarışırım bu zayıf canımla

Ana oldun, merhametli yüreğinle

Öyle susadım ki sana

Seninle yaşanacak bir tek güne

Sen aşkın direği

Cennet kalbi müjdeledi sana

Sana yeni bir eş geldi

Öyle beyaz öyle güzel ki

Göz kamaştırır gözleri

Bakamam sana

Ben

Meleklerle senin arana sıkıştım

Ben

Aşk ve hasret gelgitinde kaldım

Anasız kuzu gibi meler dolanırım

Mecnun çöllerinde

Beni sensiz ve yarsız bırakma

Sensiz yakar cennet de

Beni kızgın İrem’de bırakıp gitme!

KELEBEK SIRASI

Kalbimde ki kelebekler

Aşk sırasını beklerler

Sevgi deminde

Turna yaş damlatır

Susuz yüreklere

Kıvırcık nergis beyaz

Gelinlikte döner beyaz beyaz

Kapıyı çalar beyaz leylekler

Benek benek yanakları

Sırma saçları

Güneş gün yorgunu

Uyuklar sarı yatakta

Rüyada gülüşür sarı civcivler

Göl yatağında sevişir sunalar

Uykucu balıklar sırtüstü alkışta

Damla göl gerdeği salatanın da

Güvercin gizli haber telaşında

Gün de hamura döndü bu sevda da

Bugün her şey aşk makamında

Güzel yürekler çirkin şansında

Yine yalnız yine kendi başına

Ne güzelde ne de çirkinde

Boşta kalan ben aşk mahşerinde

Bendeki aşk skalası

Hasretin siyah mihrabında

Ben, dağ ve orman, deniz

Seni bekleriz gözümüz yolda

Dua askısında seni bekler eller

Hıçkırık vurgunu kalpler

Seni sayıklar seni beklerler.

RÜYA LİMAN

Dün gece rüyama geldin

Seni gördüm

Gözyaşımla sana yürüdüm

Yüzüme dokundun

Güneş kovanına döndüm

Sen kelebek, mor kanatlı

Ben sefilin yer sürüngeni

Öyle bir bakış attın ki içime

İçim köpürdü kalakaldım 

Sen soylu aşk meleği

Uçup gittin gecemde

Kötü oldum ardından

Sen denizlerin aşkı

Ben ıssız ve kınasız kaya

Bekledim bir daha gelirsin diye

Gelmedin

Geçmedin rüya kıyısından bile

Bıraktığın gibi düş bekrisiyim

Taşlaşan yatakta gözüm kapıda

Tek umut var o da sende

Çiçekler renk salmadı sen gittin gideli

Bu yürek limanı Sina Çölüne döndü

Bu yürek çılgın, hasretin maskarası

Bu yürek mecnun bu yürek zır deli

Bir sana yanar kalpteki bu soluk fener

Sessiz sedasız ve masumane

Rüya limana yanaşmanı bekler.

MUHABET KUŞUM

Aşkın muhnis sesi

Muhabbet kuşum

Hiç kurumadı gözyaşın

Sanki hasret ikizin

Bulut da sevdalı başın

Sevda

Baskın yedi gecede

Habersiz uykuda

Sevdalı kalpler

Gözleri

Azrail işmarında

Nasıl kıyılır böylesi cana

Bin yıllık sevda huzmesi

Aşkın yıldız sunumu

Saadet ağında

Döner yüzün öteye

Kara toprak çeker seni

Öteye artık muhabbet arzun

Topladı aşkın bohçası

Uçtun gittin bir gece yarısı

Sen buralara ait değildin

Cennetin sarı sokağında

Tanrı katının baş sakini idin

Gittin yürek eşini buldun.

YÜREK VAR YOK

Gidebilmeli,

Bırakmalı seni sende

Kalbi ateşte unutmalı

Ciğere duman basmalı

Sensizlikte

Ateşlemeli

Gelmişi geçmişi

Tek nefeste çekmeli

Sende bırakmalı

Eli ayağı gözü kulağı da

Kolay mı gitmek

Eti tırnaktan ayırmak

Suyu tersine akıtmak

Yerle göğü

Ters yüz etmek

Bir zerrecik ayrılık bile

Şakağa kurşun sıkmak

Hangi gözyaşı dayanır

Hangi boğaz çeker bu hıçkırığı

Bir kalıp buz koysan yüreğime

Erir bir anlık hasretinden

Adamsan, gücün yetiyorsa                                     

Haydi, git gidebiliyorsan

Aşk deli bir dalga

Ben kör bir kaplumbağa

Seninle nasıl baş ederim

Yüreğine kilitlendim

Sende varım sadece

Yoksa kokar çürürüm

Balık suya mahkûm,

Su azada

Su buluta muhtaç,

Bulut azapta

Ben sana muhtaç,

Sen gazapta

Ben kaybedenim

Çürük halkayım bu gidişata

Hem mahmur,

Hem de mağdurum

Usulsüzün usul sevdasında.